8 Şubat 2017 Çarşamba

Güzelleşeyim derken zarar görmeyin!

22:04


Güzelleşeyim derken zarar görmeyin!

Türk kadınları süresi geçen kozmetik ürünlerini kullanmaya devam ediyor. O çok sevdiğiniz makyaj malzemelerinin de bir ömrü olduğunu unutmayın ve zarar görmemek için bu yazıyı okumaya devam edin.

Her şey gibi makyaj malzemelerinin de bir kullanım süresi var. Fakat makyaj malzemelerinin de son kullanma tarihlerinin olduğunu biliyor muydunuz? Birçoğumuz bu konuda dikkatli değiliz, hatta süresi geçtikten sonra altı yıl kullanmaya devam ediyoruz.

Kadınların en uzun süre kullandığı kozmetik malzemelerinin başında göz farı geliyor. Normalde göz farının kullanım süresi altı ay, ancak Avrupa’da bu oran altı yıla kadar uzuyor! Bozulduğunu anlamadıkları bir ruju dört yıl, fondöteni üç yıl kullanan kadınlar sağlıklarını riske attıklarını bilmiyor. Altı aylık kullanım süresi olan maskara ise genellikle iki yıl boyunca makyaj çantasındaki yerini koruyor, tıpkı pudralarda olduğu gibi.

PAO İŞARETİNE BAKIN



Ürünlerin son kullanım tarihleri ambalajları üzerinde belirtiliyor. Başka önemli bir nokta ise açıldıktan sonra ürünü kullanabileceğiniz süreyi gösteren PAO (Period After Opening yani açıldıktan sonraki raf ömrü) işareti. Bu işaret kapağı açık kavanoz resminin içinde sayı ve “M” harfinden oluşuyor. Kavanoz şeklinin içinde “3M” yazıyorsa bu ürünün açıldıktan sonra üç ay içinde tüketilmesi gerektiğini gösteriyor.

2 HAFTADA 1 YIKAYIN

Kozmetik ürünlerinin tıpkı kıyafetler gibi düzenli olarak temizlenmesi gerektiğini belirten Müge Uz, kozmetik ürünlerin ömrünün uzatılması için de şu tavsiyelerde bulunuyor:

* Fırçaları iki haftada bir yıkayın. Süngerleri ise her kullanımdan sonra mutlaka yıkayın.

* Kullandığınız ürünü açık bırakmayın. Kapağını mutlaka sıkı sıkı kapatın.

* Fırçaları nemli havlu gibi yerlerin üzerine bırakmayın.

* Ürünler, aşırı sıcağa maruz kalmamalı. Aynı zamanda kozmetik ürünler, banyo gibi nem oranının yüksek olduğu yerlerde de bırakılmamalı.

* Göz kalemlerini düzenli olarak temizlenmiş kalemtıraş yardımıyla açın. Böylece üzerinde bakterilerin oluşumunu engellemiş olursunuz.

* Kozmetik malzemelerini kullanmadan önce mutlaka ellerinizi yıkayın.

* Kozmetik malzemelerinizi başkalarıyla paylaşmayın.

* Ürünün rengi ve kokusunda değişiklik fark ettiyseniz kullanmayı bırakın.

Hangi ürünün ömrü ne kadar?

Göz makyajı ürünleri: 6 ay

Ruj ve oje: Kıvamında, renginde ya da kokusunda değişiklik olduğunda kullanmayı bırakmak gerekiyor.

Fondöten: 12 ay

Allık: 12 ay

Kapatıcı: 6 ay

Pudra: 12 ay

Dudak kalemi: 12 ay

Ürünlerin açılmadan son kullanma tarihleri ise:

Ojeler: 30 ay

Parfümler: 60 ay

Diğer tüm ürünler için: Yaklaşık 36 ay

Bozulduğu nasıl anlaşılır?

Fondöten: Kıvamı eskiye oranla daha koyudur, uygularken topakçıklar oluşur, renginde ve kokusunda değişiklikler meydana gelir. Fondöteninizin uzun ömürlü olmasını istiyorsanız her kullanımdan sonra ağzını silin ve sıkıca kapattığınızdan emin olun. Fondöteni ışıklı, sıcak ve nemli ortamlarda bırakmayın.

Maskara: Kurur ve zor sürülür. Kadınlar genellikle kurumuş maskarayı sulandırarak kullanmaya devam eder. Göz sağlığınız için kurumuş bir maskarayı asla sulandırarak kullanmayın.

Ruj: Renk ve kokuları değişir, yumuşar ve yağlanır. Rujlarınızın daha uzun ömürlü olmasını istiyorsanız aşırı sıcak ve soğuk ortamlardan uzak tutun.

Oje: Akıcılığını yitirip koyulaşır, renk verici madde solüsyondan ayrılıp şişenin dibine çöker, rengi değişir, parlaklığını yitirir. Her kullanımdan sona şişenin ağzını asetonla temizleyin.








3 Ocak 2017 Salı

6 Adımda cilt kurulugunu önleyin



6 ADIMDA CİLT KURULUĞUNU ÖNLEYİN

Kış aylarında rüzgara ve soğuk havaya maruz kalan cildimiz kolayca yıpranıyor. Bir de kaloriferlerin havayı kurutucu etkisi, sıcak suyla yapılan duşlarla birleşince cilt kuruluğu kaçınılmaz oluyor. Aşırı kuruluğun cildi olduğundan yaşlı gösterebildiğini ve kuruluğa bağlı egzamaların ortaya çıkabileceğini belirten Acıbadem Ankara Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Bahar Öznur, cildimizi soğuk ve kuru havanın zararlı etkilerinden korumanın yollarını anlattı.


Ciltteki kuruluk, kış mevsiminde soğuğa maruz kalan cildin nem içeriğinin azalması sonucu oluşuyor. Bunun nedenini vücudun ısı kaybını önlemek için, damarların çapını daraltmasına bağlayan Dr. Bahar Öznur, “Böylece cilt yüzeyindeki kan dolaşımı azalıyor” diyor. Ciltteki kuruluğun; kepeklenme, pullanma, kızarıklık, koyulaşma, yanma ve kaşıntı gibi pek çok şikayete neden olduğunu ifade eden Dr. Bahar Öznur, yüzde ve göz çevresinde oluşan kuruluğun tahrişe, özellikle de göz çevresinde koyulaşma ile yaşlı cilt görünümüne sebep olabileceğine de dikkat çekiyor.


Yapılması ve yapılmaması gerekenler


Cilt kuruluğunu önlemek ve daha sağlıklı bir cilde kavuşmanın yollarını açıklayan Dr. Bahar Öznur, bunları şöyle sıralıyor:


Su için: Cildimizi besleyen en önemli kaynak, vücudumuzun da temel yaşam kaynağı olan su. Kış aylarında “Çok su içmeme gerek yok” diye düşünmeyin. Sağlıklı bir cildiniz olsun istiyorsanız, günde 10 bardak (2 litre) su için.


Banyo süresini kısa tutun: Soğuk havalarda eve gelip sıcak bir duş almak hem bizi ısıtır hem de gevşetir. Ancak bunu sık sık yapmak ve dakikalarca banyo köpükleriyle duş almak kuruluğu artırıyor. Dolayısıyla banyo ve duş alma sürenizi 10 dakikayla sınırlayın. Ve suyun çok sıcak değil, ılık olmasına dikkat edin. Banyonun ardından henüz nemliyken cildinize uygun nemlendiricinizi sürmeyi unutmayın.


Mümkünse sabundan uzak durun: Sabundan Sabunlar cildimizi daha da kurutur. Temizleyici olarak tercihiniz yine de sabunsa, PH düzeyi 5,5 olan ya da yağ-gliserin oranı yüksek sabunlara yönelin.


Cildinizi nemlendirin: Cilt tipiniz kuruysa daha yoğun nem içeren kremler kullanın. Banyonun ardından vücut yağlarıyla cildinizin daha nemli olmasını sağlayabilirsiniz. Cildinizi yumuşatmaya destek olan saf zeytinyağı ve haftalık uygulayacağınız nem maskeleri kullanın.


Kese ve peeling yapmayın: Özellikle ilerleyen yaşlarda cilt giderek inceldiğinden ve sıkılığını kaybettiğinden, kuru ve soğuk havanın da etkisiyle ciltte tahrişe, kabuklanma ve yaraların oluşmaması için kese ve peeling uygulamalarından kaçının.


Bol meyve-sebze tüketin: Kışın cildinize yatırım yapmak için bol bol meyve sebze tüketin. Örneğin C vitamini, hem cildi gençleştirme hem de nemlendirme özelliğine sahip. Bu nedenle mevsim meyvelerinden portakal, mandalina, greyfurt, kivi, brokoli, maydanoz ve kuşburnu gibi C vitamininden zengin besinleri tüketmeye özen gösterin. 





15 Aralık 2016 Perşembe

2017’nin En Yeni Kozmetik Trendleri’nde Duygular Ön Planda

07:20


2017’nin En Yeni Kozmetik Trendleri’nde Duygular Ön Planda

İtalya’da bu yıl ilk kez, dünyadaki her ırk ve coğrafyadan insanın cilt tipine uygun, özel ürünler tanıtılacak. Duygulara dokunan özel sunumların yapılacağı Cosmoprof’da, Kozmetik dünyasının 2017 trendleri ve “ilk”leri deneyimlenecek.

Dünya’nın ilk ve en büyük fuarı olan Cosmoprof Worldwide Bologna’nın 50. yılına özel, Türkiye’de tanıtım toplantısı yapıldı. Toplantıda, İtalya’da ilk kez her ırktan ve her coğrafyadan insanın cilt özelliğine uygun ürünlerin sunulacağı, “Tones of Beauty” bölümü olacağı bildirildi. Ayrıca, kozmetik sektörünün artan trendinin en büyük nedeninin duygulara hitap etmesi olduğu kaydedildi.


Moderatörlüğünü Ayşenur Yazıcı’nın yaptığı İstanbul toplantısında, İtalyan Dış Ticaret ve Tanıtım Ajansı (ITA) İstanbul Ofisi ev sahipliğinde, İtalya Başkonsolosu Federica Ferrari Bravo katılımıyla gerçekleşti. Konuşmacılar arasında, Cosmoprof Fuarı Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Mattia Miglio ve İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz yer aldı.


Ruhu Hayatla Barıştıran Parfüm


Kozmetikte en yeni trendlerin takip edilmesinin önemine vurgu yapan Cosmoprof Fuarı Uluslararası İlişkiler Sorumlusu Mattia Miglio; “Kozmetik artık yalnızca küresel tüketiciye ya da cilt bakımına hitap etmiyor. Günümüzde kozmetik denildiğinde akla her ırktan, farklı cilt tipine ve rengine, ayrı ayrı hizmet eden ürünler geliyor.” dedi.

Her sene fuar özelinde bir ürün ortaya çıkardıklarından bahseden Miglio; “Bu sene 50. Yıl vesilesiyle, önceki yıllardan farklı olarak ne yapabileceğimizi düşündük. Önceleri ruj ve krem ürettik. En zor üretilebilen ve insanın ruhunu hayatla barıştıran ürün parfüm olduğu için, bu seneye özel fuarda canlı canlı Cosmoprof parfümü üreteceğiz.” ifadelerini kullandı.


Kozmetik Değil Duygu Satıyoruz


Son yıllarda kadınlardan ziyade erkeklerin de kozmetik sektörünü hareketlendirdiğini ifade eden İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, “Kozmetik endüstrisi son 10 yılda Türkiye’de çok farklı boyutlara evrildi. Eskiden erkekler sadece televizyon programlarına katıldıkları zamanlar yüzlerine fondöten sürülürdü. Şimdilerde erkekler kozmetiğin her türlü ürün gamından faydalanıyor. Erkekler için yeni çıkan ürünler bana gönderildikçe, eşimden daha fazla kozmetik bakım ürünüm oldu.” dedi.


İhracat yapan kozmetik firmalarına tavsiyeler veren Akyüz, “Artık insanlar sadece vücutlarının görünen yerleri için değil, kendilerini daha iyi hissedebilmek için de kozmetik alışverişi yapıyorlar. Bizler aslında duygu satıyoruz. Fakat, ihracat yapmak isteyen Türk firmalarımız bilmelidir ki, beyazlatma ürünlerine düşkün olan Korelilere fondöten, fondötene düşkün Avrupalılara ise beyazlatma ürünleri satamazsınız.” diye belirtti.


50. Yıla Özel Faaliyetler


Fuarın 50. yılına özel olarak, bir daha tekrarlanması mümkün olmayan etkinlikler yapılacak. 19. Pavyon’da ziyaretçilere ve katılımcılara özel COSMOPRIME alanı kurulacak. Bu alanda tedarik zincirine yönelik bölümler, parfüm reyonları, organik trendini yakalayan bölümler, galeriler yer alacak.


Ayrıca, Tones of Beauty’nin ilk yılı gerçekleşecek. COSMOPRIMEkapsamında multi-etnik güzelliğe yönelik ürünlerin tanıtılacağı, bu alanda ilk defa İtalya’da “Black & Brown” ürünler beğeniye sunulacak

8 Aralık 2016 Perşembe

Kozmetik Ürünlerin Vücudumuza verdiği zararları biliyormusunuz?

11:34


Tamamlayıcı Tıp Uzmanı Medikal Estetik Hekimi Dr. Sibel Özgül Hayatımızın neredeyse her aşamasında ağır metallere ve toksinlere maruz kaldığımızı belirterek bu metal ve toksinlerin gün içinde sürekli kullandığımız malzemelerde saklı olduğunu söyledi. Saç boyaları, parfümler, ruj rimel gibi kozmetikler, eksoz gazları, alüminyum folyolar, deterjanlar gibi günlük rutinimizde yer bulan malzemelerin bazıları aslında metal ve toksin yuvasıdır.


Vücudumuz normal şartlarda arındırma işlevini doğal bir şekilde gerçekleştirir. Ancak sanayileşme ile birlikte farkında bile olmadan vücudumuzun baş edemeyeceği kadar çok metal ve toksine maruz kalıyoruz. Tüm bunlar vücuda ağır geldiğinden birçoğumuzun vücudu bunları temizleme noktasında yetersiz kalıyor.


Vücuttan atılamayan, arındırılamayan bu zararlı maddeler bağışıklık sistemimize ve vücudumuzdaki diğer hücrelere zarar verip otoimmünite de dâhil olmak üzere düzinelerce farklı bozukluğa yol açabiliyor. Toksinlerin vücuda olan etkisi o kadar doğrudan ki DNA ve RNA'nın kimyasal yapısını değiştirebilmektedir. Vücudumuzun savaşçı hücreleri, yapısı değişmiş olan bu hücreleri tanıyamaz işlevini gerçekleştiremez.


Çalışmalar cıva, kadmiyum ve kurşun gibi metallerin skleroderma, lupus, otoimmün hepatit, multipl skleroz, Hashimoto tiroiditi, Graves hastalığı, romatoid artrit, lupus, pernisiyöz anemi, kronik yorgunluk sendromu, Fibromiyalji ve tip 1 diyabet gibi hastalıklara neden olabildiklerini göstermektedir. Üstelik bütün bunlar buzdağının sadece görünen parçası.


Vücuttaki ağır metal varlığını ölçmenin değişik yöntemleri bulunduğunu ileten Sibel Özgül, doktor olarak gerekli olan hastalarımızda bu yöntemleri kullanarak metalin varlığını ve yoğunluğunu öçlüklerini belirtti. Ağır metallerin hücre içi ve hücreler arası dokuda birikmesi nedeniyle çoğu zaman yapılan tetkikler doğru sonuç veremeyebiliyor. Bu sebeple tedavi uygularken önce ağır metali hücre dışına çıkarıyor daha sonra şelasyon tedavisi adını verdiğimiz uygulamayı gerçekleştiriyoruz. Bu uygulamadan sonra hastalarımızın kronik hastalıklarında dahi olumlu sonuçlar gözleyebiliyoruz.
-Basın Bülteni-

7 Aralık 2016 Çarşamba

Kişiselleştirilmiş Tıpla Yorgunluğa Veda Edin

06:22


Yorgunluk modern çağın en yaygın hastalıklarından biri… Bitkin uyanıp işe veya okula sürünerek gidenler, kolunu kaldıracak enerjiyi zor toplayanlar bu hastalığı iyi biliyor. Kişiselleştirilmiş tıp alanındaki çalışmalarıyla tanınan Dr. Sibel Özgül, kronikleşmiş yorgunluğun kişiye özel yaklaşımla tedavi edilebildiğini söylüyor.


Güne enerjik başlayıp gözlerinin içi gülen insanlara imrenerek bakıyorsanız, aylardır bitkin hissetmediğiniz bir gün bile olmadıysa siz de kronik yorgunluk yaşıyor olabilirsiniz. Dr. Sibel Özgül, yorgunluğu modern çağın en sık rastlanan hastalıklarından biri olarak tanımlıyor: “Dünya genelinde milyonlarca insan Kronik Yorgunluk Sendromuna çözüm arıyor. En küçük aktiviteler, kısa mesafeli bir yolu yürümek hatta 3-5 dakika ayakta beklemek bile bir eziyete dönüşebiliyor”.


Çözümü Genler Söylüyor

Kronik yorgunluğun tedavisi hakkında da bilgiler veren Dr. Sibel Özgül, sürekli yorgun hisseden ve dinlenmekle de bu şikâyetten kurtulamayan kişiler için çözümün genlerde olduğunu söylüyor. Özgül, “Polikliniğimizde en dramatik düzelmeleri bu hastalarda elde ediyoruz. Hastaların ruhsal genetiğini, vücutlarının vitamin ve mineral eksikliklerini belirliyor ve kişiselleştirilmiş tıp yaklaşımı ile tedavi sağlıyoruz. Hangi hasta hangi vitaminin hangi şekline ihtiyaç duyuyorsa onu yerine koyuyoruz. İlaçların hastalar üzerindeki etkileri birbirinden farklı olduğu için vitamin kullanımının da kişiye özel olarak incelenmesi gerekiyor. Aktif B vitaminine ihtiyaç duyan ve inaktif olarak satılan formu vücudunda aktif forma çeviremeyen bir hastaya, bu fayda göstermeyecek tedaviyi uygulamanın hiç anlamı yok zira.


Uyguladığımız tedavilerden bir diğeri ise nöralterapi ile hücre enerjisini düzenlemek. Bu yöntemle hücrenin kendini onarım mekanizmalarını desteklemiş oluyoruz. Buna ilave olarak da hücre içi enerjiyi artıracak tedaviyi düzenliyoruz. Böylece hastalar, kronik yorgunluk sorunlarından kurtulmuş oluyorlar”.


Kronik Yorgunluğun 9 Belirtisi

Yorgunluk şikayetlerinin en az 6 aydır devam ediyor olması,

Kas güçsüzlüğü,

Kaslarda ağrı,

Eklemlerde ağrı,

Egzersizden sonra 24 saat süren yorgunluk,

Depresyon varlığı,

Uyku bozuklukları,

Kısa süreli hafıza sorunları,

Ve baş ağrısı, teşhis edilmiş başka bir hastalığınız yoksa Kronik Yorgunluk Sendromuna işaret edebilir.




5 Aralık 2016 Pazartesi

Bu yılbaşı gecesinin trendi bordo ruj ve oje

09:53


Yılbaşı gecelerinin favorisi her zaman kırmızı ruj ve kırmızı oje olarak bilinir. Fakat Amway Güzellik Danışmanı Sibel Semerci’nin verdiği bilgilere göre 2017 yılına kadınlar bordo ruj ve oje ile girecek

ARTISTRY Signature Color Ruj – Velvet kadınların dudaklarındaki çekiciliği arttırırken, ARTISTRY Oje’nin sımsıcak tonu Seduction ise tırnakların güzelliğini ortaya çıkaracak


Yılbaşı gecelerinin makyajının olmazsa olmazı kırmızı ruj ve kırmızı ojelerdir. Ne kadar kusursuz olursanız olun bu iki detay olmazsa bir şeyler eksik demektir. Fakat 2017 yılında kadınlar bu iki klişeden kurtuluyor. Çünkü bu yıl dudaklarda ve tırnaklarda kırmızı yerine bordo renk hakim olacak.

Amway Güzellik Danışmanı Sibel Semerci de 2017’nin trendinin koyu bordo ruj olduğunu düşünenlerden. Bu senenin modasının koyu bordo renk olduğunu ifade eden Sibel Semerci, bunun için ilk adımda kalem ile dudakların sınırlarının belirlenmesi gerektiğini söylüyor. Bunun için ilk adımda ARTISTRY Asansörlü Dudak Kalemi - Spiced Wine ile dudakların sınırlarının belirlenmesi gerektiğini belirten Semerci, ardından ARTISTRY Signature Color Ruj – Velvet ile renklendirilebileceğine dikkat çekiyor.


Semerci yılbaşı makyajına ilişkin bilgilendirmesinde ‘‘Artık yılbaşı gecesi makyajınızda “gözler mi, dudaklar mı” diye seçim yapmak zorunda değilsiniz. Gece makyajında hem göz hem de dudak makyajınızı abartmanızda bir sakıncası olmayacak. Gecenin loş ışıkları, spotlar, kamera ve fotoğraf çekimleri makyajınızın hemen hemen yüzde 50‘sini görünmez yapar. Bu nedenle koyu bordo renkli dudaklarımız gibi gözlerimize de ilgi odağı haline gelecek. Ayrıca dudak makyajımız çabuk yok olabilirken göz makyajımız kalıcılığını sürdürmeye devam edecek“ dedi.

Ayrıca ARTISTRY Signature Color Işıklı Dudak Parlatıcısı – Raspberry Kiss uygulamak gecenin ışıklarını kadınların dudaklarına yansıtırken, ARTISTRY Oje’nin sımsıcak tonu Seduction ise kadınların çekiciliğini arttıracak. Kalıcı ve kokusuz formülü ile kozmetik dünyasında adeta çığır açan ARTISTRY Oje’ler 2017’de de kadınların makyaj çantalarının vazgeçilmezi olacak.

Tüm bunlarla birlikte Amway Güzellik Danışmanı Sibel Semerci yılbaşı gecesi makyajının gece boyunca kalıcı olması için eşit renk tonu ve pürüzsüz bir cilde ihtiyaç olduğunu belirtiyor. Bu nedenle makyaja başlamadan önce mutlaka cilt bakımı yapılması gerektiğinin altını çizen Semerci, ayrıca “boyun rengi ile uyumlu, cilt tipi ve yaşa uygun fondöten tercih edilmeli“ diyor.


HIGHLIGHTER’LAR YILBAŞI GECESİNİN GÖZDESİ

Highlighter ile sonlandırmadan makyajın bitmeyeceğine dikkat çeken Amway Güzellik Danışmanı Sibel Semerci, yüze masum ve ipeksi bir görünüm kazandıran ışıltılı highlighter uygulamalarının yılbaşı gecesinin gözde ürünü olacağını söylüyor. 

25 Kasım 2016 Cuma

Ojenizi çabuk kurutmak için buzlu su kompresi



Günlük hayatımızda ellerimize gösterdiğimiz özen ,bakımlı tırnaklar hepimizin vazgeçilmezi oldu.
Rengarenk ojelerle ışıldayan tırnaklar,özenli sürülmüş ojelerden geçiyor elbette.
Oldukça zaman alan bu işlemlere birde son yılların nail art çılgınlığı katılınca başlı başına bir vakit demek oluyor.
Hızlı oje kuruması için çıkan spreyler yada oje kıvamındaki kurutucular kurtarıcımız gibi oldu adeta.
Diyelimki oje kurutmaya yönelik bu yardımcı ürünler bitti acil oje kurutma yöntemleri için çareler devreye giriyor.
Saç kurutma makinasıyla kurutma çabası buzdolabında elleri bir süre bekletme vs.
Denenen daha bir çok yöntem vardır elbette.
Bugün sizlere önereceğim buzlu suyla oje kurutma,hem ojenizin renginin matlaşmasına yol açmayacak hemde 1 dakika gibi kısa sürede tamamen kurumuş oje ile çabucak bu işlemi tamamlamış olacaksınız.



Ellerinizin rahat sığa bileceği bir kabun içersine tırnaklarınızın  kabın yüzeyine deymecek kadar miktarına su doldurduktan sonra,buz ekleyiniz.


Ojenizi sürdüğünüz her kat da bu buzlu su içersind tırnaklarınızı bir süre bekleterek katların hızlı kurumasını sağlayabilirsiniz.İsterseniz tüm katlardan sonra bu işlemi tek seferde de bu işlemi uygulayabilirsiniz.

1 dakika gibi çok kısa sürede ojenizin orjinal parlaklığını bozmadan kuruduğunu göreceksiniz.
Güzellik adına küçük önerilerim devam edecek.